Türk Genliği Üzerine
|
|
03-11-2009, 02:14 PM
Yorum: #1
|
|||
|
|||
Türk Genliği Üzerine
Ey Türk Genliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.
Ulu önder Atatürk bizim var olmamızı Türk’ün İstikbali ve Cumhuriyetini koruma ve geliştirmeyle anlamlı hale getirebileceğimizi söylüyor. Biz gençlerin omuzları üzerine kutsal vatanı daha da kutsallaştırma görevi yüklüyor. Biz de bu görevden Türk gençliği olarak şeref duyuyoruz. Türkiye’de 8 milyon fikir üreten, beyin yapıcı genç var. Ama bu 8 milyon genç olarak yapabileceklerimizin farkında değiliz. Adeta kış uykusundayız. Uyanmak içini baharı mı bekliyoruz? Biz uyanmadan baharın gelebileceğini mi sanıyoruz. Türk gençliği uyanmadan bu ülkeyi ihtiyar politikacı, bürokrat amcalarımız mı kurtarır sanıyoruz? Biz uyanmadan, yapabileceklerimizin farkına varmadan bu ülke baharına kavuşur, güllük gülistanlık mı olur sanıyoruz. Kesinlikle yanılıyoruz. Bir an evvel uyanıp Türk milletini baharına kavuşturmamız, bu ülkenin geleceği açısından, Atamızın bize yüklediği misyon açısından kuvvetle elzemdir. Büyük Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe, durmadan yürüyeceğine ant içerek yetişen nesil artık uyanmalı, ayaklanmalı, fikir üretmeli, okumalı, yazmalı, uyumamalı, yemeden içmeden bu vatan için bir şeyler yapmalıdır. Bu tespiti birçok yerde yapıyor, arkadaşlarıma anlatıyorum: Tarihimizi dikkatle incelediğimizde Türklerin yaklaşık her 5 asırda bir dünyaya hükmettiğini görürüz. 5. yy.’ de Avrupa’nın tabiriyle Tanrı’nın kırbacı Attila ile zirveye çıkmışız. 11. yy.’ de Selçuklular ile, 16. yy.’ de ise cihan hakimi Osmanlı İmparatorluğu ile dünyaya hükmetmişiz. Bizler Tanrı dağında Kürşad, Roma’da Attila, Türkistan’da Ahmet Yesevi, Malazgirt’te Alparslan, Anadolu’da Yunus Emre, Mevlana, İstanbul’da Fatih, Bizans surlarında Ulubatlı, Sina’da Yavuz, Viyana önlerinde Kanuni, Filistin’de Abdülhamit, Çanakkale’de, Kurtuluş Destanı’nda Atatürk ve binlerce isimsiz kahramanımız ile Dünya’ya insanlığı, kardeşliği, sevgiyi, hoşgörüyü adaleti sunmuşuz. Türk gençliği de artık tarihini bilmeli, ataları gibi büyük işler yapma sorumluğunu omuzlarında hissetmelidir.Bu topraklarda doğup büyüyen herkes Fatih kadar değerli ve saygın olmaya aday olduğunu bilmelidir. Biz gençler olarak, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut. Gücümüzü tarihimizden alıyoruz. Büyük şairlerimizden Necip Fazıl gençliği anlatırken şöyle söylüyor:“Annesi, babası, ninesi ve dedesi için de olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiçbirini beğenmeyip onlardan daha iyisini yapacaksın.” Atalarımızın yaptıklarını beğenmemek haddimize değil.Ama onlardan daha büyük işler yapabilecek gücü kendimde hissediyorum. Fatih Han’ın karadan gemi yürüteli, Yavuz Han’ın Sina’yı geçeli, Süleyman Han’ın Viyana’ya dayanalı 5 asır oluyor. Biz illaki onları geçmeliyiz çünkü onlardan 5 asır ilerdeyiz. Abdülhamit Han’ın dünya’ya kafa tutalı, Ulu Önder Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kuralı 1 asır oluyor.Biz illaki onlardan ileriye gitmeliyiz çünkü onlardan da 1 asır ilerdeyiz.Atalarımız çok önceleri çok büyük işler başarmışlar.Biz de onlarla aynı kanı taşıyoruz, onların inandığı şeylerin hepsine inanıyoruz.O halde biz neden çok büyük işler başaramayalım?Neden onlar gibi cihana hükmedemeyelim? Önümüzde hiçbir engel göremiyorum, sadece uyanıp yapabileceklerimizin farkına varmamız gerekiyor. Bunları da bir ve diri olarak yapmamız gerekiyor.Sen sağcısın, sen solcusun, sen dincisin, sen şu kökendensin, senin meshebin şu diyerek bizi bölmek isteyenlerin oyununa gelmemeli, Türkiye’nin hep beraber kurulduğunu unutmamalıyız.Ulu önder Atatürk’ün ”Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir” sözünü asla unutmamalıyız.Bu ülkenin Türk’ü de Kürt’ü de Çerkez’i de Laz’ı da Boşnak’ı da birdir.Hepimiz bu ülkenin çocuğuyuz.Atamız bir, vatanımız bir, bayrağımız bir, devletimiz, her şeyimiz bir.Coğrafi koşulların doğurduğu farklılıklar ve düşünce farklarımız da bizim zenginliğimizdir.Bununla her zaman gurur duymalıyız.Bu ülkede siyaseti lehimize kullanmalıyız.Ama siyaset 1950’lerden beri bu gençliği birbirine vurdurmuştur.Bu da dış mihrakların oyunudur.Artık gençlik olarak siyasetin üstüne çıkmalıyız.Siyaset Türk gençliği için çok dar bir kaptır.Biz ona sığmayız.Siyasi görüşler bizim için zenginlik olmalı aramızda fark yaratmamalıdır. Yüreğimize Türkiye’yi en büyük devlet yapma arzusunu bir kor gibi düşürmemiz gerekiyor.”Git, sen de git! Minareler ezansız, camiler Kur’an’sız kalacaksa sen de git! Ya gazi ol ya şehit” Bizim analarımız bizi harbe böyle yollamışlar, evladını vatanı için kınalayıp kurban etmişler.Böylesine fedakar anaların çocuklarıyız.Onlar bu kadar fedakarken bizim de vatan için fedakar olmamız gerekiyor. Artık vatan için ölme devri bitti, Bu fedekarlığı vatan için yaşayarak göstermeliyiz. Kaleme sarılmalıyız, kitaba sarılmalıyız, ilme, hocalarımıza sarılmalıyız. Sonra öğrendiklerimizi ülkemiz için uygulamaya geçirmeliyiz. Yürüdüğümüz yol devlet ve millet yolu olmalıdır.Neye maruz kalırsak kalalım başımıza gelen her şeyi sabır ve tevekkülle karşılamalıyız.Gönül gözlerimizle milletimizin mutlu yarınlarını süzerek, Allah, vatan ve millet yolunda bulunmanın hakkını vermeye çalışacağız. Başaracağız, Başaracağız Başaracağız. Yarın elbet bizim elbet bizimdir. Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir. Abdullah Oğuz ALA İstanbul SBF 12/03/2009 |
|||
« Eski Konular | Yeni Konular »
|
Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi